Ankara’nın termal tesisleri ile öne çıkan ilçesi Kızılcahamam, şifalı sularıyla her yıl binlerce insana şifa dağıtıyor. Termal tesislere gelen ılıca sularının sıcaklığı 47 °C’yi bulurken bu suların özellikle karaciğer, mide ve safra kesesi rahatsızlıklarına iyi geldiği ifade ediliyor.
Romatizmal hastalıklardan şikayet edenler için oldukça etkili olan Kızılcahamam kaplıcaları, pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.
Kızılçam ormanları ve yeraltı suları ile farklı bir dokuya sahip olan Kızılcahamam kaplıcaları, şifanın yanı sıra ihtişamlı doğal güzellikleriyle de dikkat çekiyor. Türkiye sağlık turizmi açısından oldukça gelişmiş bir ülke olduğundan dolayı Kızılcahamam kaplıcaları sağlık turizmi için önemli bir merkez olarak öne çıkıyor.
Şifalı termal sularıyla pek çok hastalığa iyi gelen Kızılcahamam kaplıcaları, banyo kürleri ve içme olarak ikiye ayrılan hizmetleri ile farklı alanlarda şifa dağıtıyor.
Kızılcahamam Kaplıcalarının Tarihi
Kızılcahamam kaplıcalarının Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan geçmişi, hem tarih turizmine ilgi duyanların hem de sağlık turizmi için bölgeye gelenlerin ilgisini çekiyor. Kızılcahamam kaplıcalarında bulunan ve Roma dönemine ait olduğu bilinen hamam kalıntılarıyla birlikte bölgenin tarihi hakkında bilgi edinmek mümkün oluyor.
Bölgede yaşayan halk tarafından Roma Hamamı olarak adlandırılan eski hamamda iki büyük havuz ve bir adet deponun bulunduğu biliniyor. Kil ile yumurta akı karışımı ile sıvanan duvarlara sahip olan hamam, o dönem Anadolu’da bulunduğu tahmin edilen 300 sıcak su hamamından birisi olma özelliği taşıyor.
Kızılcahamam kaplıcaları dikkat çekici bir tarihe sahip olmanın yanı sıra sunduğu şifa ile de öne çıkıyor. Bölgede yapılan 1402 Ankara Savaşı sonrasında bu bölgede yaklaşık 8 gün kaldığı bilinen Timur’un bölgeye adını veren hikayesi dilden dile dolaşıyor. Hikayeye göre bacağı aksayan Timur şifa bulmak için bu kaplıcalardan medet umar. O dönem sıcaklığı 80 °C olan kaplıca suyuna bacağını soktuğu zaman “Aman Kızılcahamam” diye bağırır. Bu bağırma ile birlikte Timur ilçeye de adını vermiş olur.
ızılcahamam kaplıcaları oldukça ünlü ve bilinen kaplıcalar olduğu için pek çok tarihi kitapta adlarının geçtiğini görmek mümkün. Memalik-i Osmaniyye’nin Tarih ve Coğrafya Lügatı isimli kitapta bahsedilen Kızılcahamam kaplıcaları için oldukça şifalı olarak bahsediliyor.
16 – 17 Temmuz 1934 yılında kaplıcaları ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk, bölgenin geliştirilmesini istemiştir. Kızılcahamam kaplıcaları 1943 yılında yeniden inşa edilmeye başlandı ve bugün bulunduğu yere alındı.
Kızılcahamam Kaplıcaları: Kaplıca Suyunun Faydaları
Kızılcahamam kaplıcaları eklem bölgelerinde meydana gelen rahatsızlıkların tedavisinde oldukça etkilini sonuçlar alınmasını sağlıyor. Romatizma ve burkulmaya bağlı ortaya çıkan ağrılı şişliklerin tedavisi ile birlikte eklem çevresi dokularında meydana gelen romatizmal ağrılarda kaplıca suyu etkili sonuçlar veriyor.
Ramotoit Artrit adı da verilen iltihaplı veya iltihapsız eklem rahatsızlıklarının tedavisinde Kızılcahamam kaplıcaları en çok tercih edilen adresler arasında yer alıyor. Nörolojik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan felç tedavisinde, kol ve bacak felçlerinde, çocuk felcinde Kızılcahamam kaplıcaları önerilen merkezler arasında yer alıyor.
Spor yaralanmaları, kırık ya da çıkık sonrası ortaya çıkan ağrıların giderilmesinde kaplıca suyu kullanılıyor. Gut gibi metabolik rahatsızlıklarda, kadınların muayyen dönemlerinde yaşadığı ağrılarda ve yine kadınlarda meydana gelen ateş basmalarına bu suların iyi geldiği biliniyor. Kadın hastalıkları ve hormon bozuklukları ile birlikte bazı kısırlık türlerinin tedavisine kaplıca suları iyi geliyor.
Strese bağlı ortaya çıkan rahatsızlıklar, depresyon, zihinsel yorgunluk, aşırı sinirlilik gibi durumların tedavisi için de şifalı kaplıca sularından yararlanmak mümkün. Kaplıca sularının dinlendiren ve rahatlatan etkisi psikolojik sorunları olanlara iyi geliyor. Kızılcahamam kaplıcaları pek çok cilt hastalığına olumlu yönde etki gösteriyor.
Kaşıntılı egzama, sedef gibi oldukça sorunlu deri hastalıklarının tedavisinin daha etkili olmasını sağlayan kaplıca suları egzamanın ilerleyen süreçlerinde de etkili oluyor. İlerleyen sedef ve egzama hastalığında etkili olan kaplıca suları çeşitli alerjilerin ve kimyasala bağlı oluşan çatlakların tedavisinde öne çıkıyor.
Saçlı derinin kepeklenmesi, saçta meydana gelen kırılmalar, saçlı deride ortaya çıkan sulu kabuklanmalar, göz çapaklanması, kasık ve ayak mantarları, sulu ve akıntılı kaşıntıya neden olan deri hastalıkları, ağız içi yaralar ve kronikleşmiş boğaz yolu hastalıklarında Kızılcahamam kaplıcaları şifa dağıtıyor.
Kızılcahamam Kaplıcaları: İçme Suyunun Faydaları
Kızılcahamam kaplıcalarından bulunan içme suyunun bağırsaklarda bulunan solucan, tenya, kurt gibi parazitlerin tedavisine iyi geldiği biliniyor. İçeriğinde florür bulunan içmeler osteoporoz için fayda sunarken aynı zamanda içmenin hazmı kolaylaştırdığı da söyleniyor. Kızılcahamam Kaplıcaları içme suyunun bikarbonatlı yapısı mide rahatsızlıklarının tedavisine iyi geliyor.
Kaplıca Tedavisi Uygun Olmayan Hastalıklar
Kızılcahamam kaplıcaları şifa dağıtıyor olsa da bazı rahatsızlar için kesinlikle tedavi amaçlı tercih edilmemesi gerekiyor. Bu durum aksi takdirde oldukça üzücü sonuçlar doğurabiliyor. Ateşli ve bulaşıcı hastalıklar, kanser türlerinin tamamı, iç organ yetmezlikleri, kanamalı hastalıklarının tamamı, daha önce kalp krizi geçmişi olanlar ya da kalp krizi geçirme riski taşıyanlar, akciğer enfeksiyonu, damar iltihapları, böbrek iltihabı, kansızlık, astım, bronşit gibi üst solunum yolu rahatsızlıkları, siroz, hipertiroidi, hemofili ve beyin damarlarında tıkanma sonucu meydana gelen felç durumu için kaplıca tedavisi önerilmiyor.
Kaplıca Suyunun Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Kaplıca suyunun çok sıcak olarak kullanılmaması gerekiyor. Tedavi amaçlı kullanılan kaplıca sularının en fazla 41 OC olması öneriliyor.
- Kızılcahamam kaplıcaları içerisinde 20 dakikadan fazla kalınmaması ve aynı gün içerisinde çok sık olacak şekilde kaplıcaya girilmemesi gerekiyor.
- Aynı gün içerisinde iki kereden fazla kaplıcaya girmemek, çok aç ya da çok tok karna kaplıca kalmamak da dikkat edilmesi gereken kurallar arasında yer alıyor. Termal havuz kullanımında dik durulmalı ya da oturur pozisyonda beklenmelidir.
- 70 yaş ve üzeri kişiler doktor kontrolünde kaplıcayı kullanabilirken kadınların adet, gebelik ve doğum sonrası dönemlerinde kaplıca kullanması önerilmiyor.
- Kaplıcadan çıktıktan sonra iyice kurulanmak ve en az 20 dakika dinlenmek kaplıca sonrasında herhangi bir rahatsızlığın ortaya çıkmasına engel oluyor. Dinlenme sürecinden sonra kişiler istedikleri takdirde masaj yaptırabiliyor.
Şifa dağıtan, sağlık turizminin oldukça önemli bir kolu olan kaplıcalar hem doğru yönlendirme hem de bilinçli kullanım ile birlikte her geçen gün daha popüler oluyor. Bölgelerin kalkınması, doğal güzelliklerin değerlenmesi açısından büyük bir role sahip olan kaplıcalar sayesinde pek çok insan şifa buluyor.