Ankaragücü’nün şu anki durumunu değerlendirirken, hepimizin aklında tek bir soru var: Bu kötü gidişatın sorumlusu kim? Şanlı bir tarihe ve güçlü bir taraftar desteğine sahip olan Ankaragücü, ne yazık ki son dönemde sahada beklenen performansı gösteremiyor. Takım, tarihinin en zor günlerini yaşıyor ve bu durum, sadece saha içi sonuçlarla değil, kulüp yönetimi ve genel atmosferle de doğrudan bağlantılı.
Taraftar, her zaman olduğu gibi takımının arkasında duruyor, fakat sahadaki performans bu desteği karşılayamıyor. Mücadele gücü yüksek, savaşçı bir takım görmek isteyen taraftarlar, sahada bunun tam tersi bir tablo ile karşılaştıkça, sabırları tükeniyor. Taraftarların haklı tepkileri, tribünlerden yükselen sesler bu yüzden. Her yenilgi, kulübün tarihine ve şanlı geçmişine zarar veriyor.
Peki, bu durumdan nasıl çıkılacak? Öncelikle, yönetimden teknik ekibe, oyunculardan taraftara kadar herkesin aynı hedef doğrultusunda kenetlenmesi gerekiyor. Şehir olarak Ankaragücü’nün etrafında birleşmek, her zaman olduğu gibi takıma sahip çıkmak zorundayız. Ancak bu yeterli değil. Yönetimin, radikal ve kararlı adımlar atarak, takımın gerçek potansiyelini ortaya çıkaracak hamleler yapması gerekiyor. Bu süreçte sabırlı olmalı, fakat aynı zamanda değişimin kaçınılmaz olduğunu kabul etmeliyiz.
Ankaragücü, bu zorlu günleri geride bırakacak güce ve iradeye sahip. Ancak bunun gerçekleşmesi için hem sahada hem de kulüp içinde ciddi bir silkelenme şart. Taraftarın isteği net: Sahada terinin son damlasına kadar mücadele eden bir takım görmek. Yönetimden beklenen ise bu mücadeleyi mümkün kılacak, uzun vadeli ve istikrarlı bir plan. Şimdi, Ankaragücü’nü yeniden ayağa kaldırma zamanı. Geçmişimizden aldığımız güçle, geleceğe umutla bakmak için gerekli adımları atmalıyız. Ankaragücü, bu zorlukları aşacak ve hak ettiği yere geri dönecektir.
Başkent Medya / Caner ÖLMEZ
